Onur Yaser Can Davası… Kardeşi Ezgi Sevgi Can: “Bunlar Polis Değil, Suç Örgütleridir”
HABER: FAHRETTİN ÖZTÜRK – Kamera: ADEM KARABAYIR
2010 yılında Onur Yaser Can’ın gözaltında kötü muameleye ve çıplak aramaya maruz kaldıktan sonra ölümüne ilişkin 4 eski polis ve bir eski bilirkişinin yargılanmasına bugün devam edildi. Duruşmada Can’ın ablası Ezgi Sevgi Can, bu davanın belgede sahtecilik değil, işkence ve kötü muamele davası olması gerektiğini belirterek, “Mahkemenizin işkence suçundan suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum. kötü muamele ve intihar. Bunlar polis değil suç örgütüdür. Türkiye’de bu suç sürekli işleniyor ve bu suçlar cezasız kalıyor” dedi. Mahkeme bu talebe ilişkin bir karar vermedi. , “Kendiniz suç duyurusunda bulunabilirsiniz.” Duruşma, tanık beyanlarının tamamlanması için 31 Mart’a ertelendi.
İstanbul Beyoğlu’nda 2 Haziran 2010’da düzenlenen narkotik operasyonuyla ilgili olarak üçüncü kez gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra yaşamına son verdiği iddia edilen ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, tutuklanması için emniyete çağrıldı. üçüncü kez kötü muameleye ve çıplak aramaya maruz kaldığı için yaşamına son verdiği iddia edildi. Bayan’ın 23 Haziran 2010 tarihinde ölümüyle ilgili olarak 4 polis ve 1 eksper hakkında açılan davaya bugün İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Toplam 5 sanık hakkında “yalancı şahitlik”, “kamu görevlisinin resmi belgesinde sahtecilik” ve “resmi belgeyi yok etme, yok etme veya gizleme” suçlarından 6,5 yıldan 17 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın görülmesine, salonun küçük olması nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can ve avukatları katıldı. Duruşmaya sanıklar Hakan Aydın, Onur Ülker ve Yunus Başay SEGBİS ile katıldı.
Duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, TİP Milletvekili Ahmet Şık, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da izledi.
MAHKEMEDE DİNLENEN 5 TANIK ONUR YASER CAN’IN HAYAT DOLU OLDUĞUNU SÖYLEDİ
Duruşmada Onur Yaser Can’ın üniversite arkadaşları dinlendi. Dinlenen 5 tanık da Onur Yaser Can’ın hayat dolu, etrafına neşe saçan biri olduğunu, intihar edebilecek biri olmadığını söyledi. Tüm tanıklar, Onur Yaser’in birden fazla kez karakola gittiğini ve kendilerine karakolda bulunduğu sırada çıplak aramaya tabi tutulduğunu söylediğini ifade etti. Görgü tanıkları, Onur Yaser Can’ın intihar etmeden birkaç gün önce sakinleştiğini ve korktuğunu söyledi. Tanık Emrah Özgün, “Onur Yaser hareketli bir insandı. Müzik yapıyordu, spor Birçok sanatsal faaliyette bulundu. Yaser uyuşturucu kullanıcısı değildi. Bize çıplak arandığını ve hakarete uğradığını söyledi. Gittikçe korkusu artmaya başladı” dedi.
“BU POLİS DEĞİL, BİR SUÇ ORGANİZASYONU”
Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, mahkemede verdiği ifadede şöyle konuştu:
“Bu davanın konusu belgede sahtecilik. Ama 2 Haziran’da kardeşim yakalandı ve olayın anlaşılması ve gerçeğin ortaya çıkması için bu belgedeki sahtecilik suçunu hangi amaçla işlediklerinin sorulması gerekiyor” .İşte bu belgede sahtecilik suçu başka bir hatayı örtbas etmek için yapılmıştır.Bu eziyetin devamıdır.Bu sahtecilik tehdite alet edilmiştir.Kardeşime uydurma belgeler imzalattırılarak tehdit edilmişlerdir. muhbir olması için intihara sürüklemiştir.Bu sanıklar diğer kabahatlerini gizlemek için belgede sahtecilik suçunu işliyorlar.Bir eylem birliği içindeler.Evvel Hakan Aydın ve Hakan Aydın dahil diğer tüm sanıklar. bize eksik kamera görüntüleri göndererek bizimle dalga geçiyorlar ve mahkemeniz işkence, kötü muamele ve intihar kabahatlerinden suç duyurusunda bulunuyor.
“BU KATİLLER BENİM BÜTÜN AİLEMİ KAYBETMEME NEDEN OLDU”
Sanık polis memuru, bu mahkemede çıplak aramanın rutin bir uygulama olduğunu söyledi. Suç işlemeyi slogan haline getirmişler. Ancak bu bilgiler çerçevesinde bu polisler hakkında hata beyanı yapılması gerekmektedir. Bence ceza konusunda soru işareti yok. 28 yaşıma kadar kardeşimin depresyonuna ya da ruhsal travmasına tanık olmadım. Ben bu beşli ile büyüdüm. Hayata derinden bağlıydı ve güçlü sosyal bağlantıları vardı. Kardeşimin hayata bağlı bir insan olduğunu anlatmak için dünyanın her yerinden insanları getirebilirim. Bu suç örgütü, bu katiller kardeşimi öldürdü. Sonra annemi kaybettim, babamı kaybettim, bu katiller tüm ailemi kaybetmeme neden oldu. Hepsi işkence, kötü muamele, delil gizleme, belgede sahtecilik ve saydığımız diğer kabahatlerden yargılanmalıdır.”
Duruşmayı yürüten savcı, esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak için belgelerin kendisine gönderilmesini talep etti.
İYİLEŞME 31 MART’A ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, davaya katılan tarafın sanıklar hakkında hata bildiriminde bulunabilecekleri gerekçesiyle işkence kabahati nedeniyle hata beyanı verilmesi talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verdi. doğudan Mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmaya ilişkin tanık beyanlarının tamamlanmasının ardından belgelerin davacı savcıya gönderilmesine karar vererek duruşmayı 31 Mart 2023’e erteledi.
“MAHKEME BELGELERDE SAHTELİK OLUP OLMADIĞINI BİREYSEL OLARAK DEĞERLENDİRMEYE DEVAM EDİYOR”
Duruşmanın ardından adliye önünde davayla ilgili basın açıklaması yapıldı. Açıklamada konuşan Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, şunları söyledi:
“Ağabeyim Onur Yaser’in davasının bugün üçüncü celsesiydi. Bugün ağabeyimin yakın arkadaşları, narkotikte yakalandığı sırada kendisine uygulanan çıplak arama, işkence, aşağılayıcı ve aşağılayıcı muamele ve akabinde sahtecilik yapıldığına dair ifadelerini verdiler. belgelerini ve ardından baskı, tehdit ve cebir yoluyla intihara itme sürecini herkes oybirliğiyle teyit etti. kendi ağzından çıkmış gibi hazırlanmış yeni bir kelimeyi zorla tehditle imzalamaya zorladı.yanlış tutanak düzenleyebileceğimiz ve bunun mahkemenin görevi olmadığı yönünde orta karar verdi.Dolayısıyla mahkeme sahteciliği değerlendirmeye devam ediyor. ne yazık ki bireysel bir biçimde belgelerin.
“İNSANLARIN HAYATINI KARARLAŞTIRMAYA DEVAM ETMESİNE ENGEL OLACAĞIZ”
Mahkeme, bunun bir eziyet davası olduğunu tam olarak kabul etmemiştir. Ancak bu konudaki çabalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu dayanışma paha biçilemez. Bu direnişi canlı tutmamız gerekiyor. Bizi hapsetmeye çalıştıkları bu zulmü, bu adaletsizliği, bu karanlığa kabul etmiyoruz. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yeni deneyimlediği gibi biz de burayı adil yargılama ve adil soruşturma ile gerçek bir adliye haline getirmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Açıkçası bu konuda direnmek, adalet talebimizi yükseltmek, bu dayanışma ağı içinde bugünlere gelmek çok yerindeydi. Ve bu polislerin ellerinde bulunan gücü ve devletin kendilerine verdiği gücü bir suç örgütü olarak kullanarak insanların hayatlarını mahvetmeye devam etmelerinden rahatsız oluruz. Cezasızlıkla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”
GÜLÜM: “TALİMATLARINDAN ŞÜPHELENECEĞİMİZİ SANMIYORLAR”
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de cezasızlık politikasının devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“Özellikle güvenlik güçlerinin sanık olduğu durumlarda bu kat kat artıyor. Onur’un davası da benzer bir dava. Bugün burada bir yargılama var ama işkenceden değil. Onur’un ölümü nedeniyle değil. Dava açıldı. sonunda.Ama eziyetin örtbas edilmesi için açılan bir dava.Sadece bu belgede değil birçok olayda güvenlik güçlerinin işlediği bir çok davada her zaman açılmama kararı, alıkonma kararı görmekteyiz. Sonunda dava açılsa bile cezasız kovuşturma veya ödül.” Boyun eğeceğiz. Asla boyun eğmeyeceğiz. Ve bir gün bu ülkeye gerçek adaleti getireceğiz. Mücadele eden getirir, direnen getirir. Bu ülkenin geleceğini düşünenler onu getirecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bugün de bu kararları verenler geçmişte olduğu gibi yargılanacaklardır.”
ŞİK: “ÇETE ÖRGÜTÜNE TABİ OLAN HAKİMLER YARGILANACAKTIR”
TİP Milletvekili Ahmet Şık da, işkence sonucu yaşamına son veren ve bütün bir ailenin yok olduğu bir olayın, bağlamından çıkarılarak belgede sahtecilik gibi basit bir suçlamaya indirgendiğini ve yargılamanın yeniden başladığını belirtti. tutulmuş. Şık dedi ki:
“Onur, Yaser ve benzeri suçlardan açılan davalarda bulunanlara ‘Bütün failleri savunmaya kararlıyım’ diyor. Bakın 1990’dan beri gazeteciyim.Onlarca eziyetin, eziyetin içinde ölüm haberlerine imza attım.Sorumluları olabilir,bu devleti yönetenler olabilir.Siyasi partilerden bahsediyorum.Olabilir. eziyet suçuna karışanların sıralı üstleri Biz hep ‘Şahıs’ olarak karşımıza çıktık. Bakın Türkiye’nin eziyet tarihinde sadece şahısları toplayınca karşımıza koca bir suç örgütü çıkıyor, anlıyoruz ki o suç örgütünün adı devlet bu tür mahkemelerden çıkıyor. Faillerin kimler olduğunu biliyoruz.Hakimlik yapmaya devam edenler kanuna değil kanuna aykırıdır.Diktatörlüğe, çete düzenine biat eden bütün o hakimler,savcılar,hükmü gasp edenler… arkadaşlarımızın özgürlüğü, haklarının kullanılmasına yasal kılıf uydurarak hukuksuzluk işleyen herkes, biat ettikleri o cani rejimin üyeleri ve yöneticileriyle birlikte çete üyesi olmaktan yargılanacaklardır.
GÖKÇEN: “BU DAVA AZAP DAVASI OLMALIDIR”
CHP Genel Başkan Yardımcısı avukat Gökçe Gökçen de şunları söyledi:
“Bugün yine Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. İki değerli duruşma için. Bunlardan ilki, yıllar önce işkence sonucu intihara sürüklenen Onur Yaser Can davası ve yine cinnet geçirerek kaybolan bir ailenin davası. bu eziyetin bir sonucu maalesef bu dava bir ceza davası olarak bile kabul edilmiyor ama biliyoruz ki bu eziyet bir insanlık suçudur cezasızlıkla uğraş, cezayla çaba polis cezasına karşı çaba insanlık onuru için bir çabadır. O yüzden bugün Onur Yaser Can davasında hep beraberiz. Ve yıllar geçtikçe burada sadece Onur Yaser Can ve Şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Yok edilen onun ailesi değil. Yıllardır mahkemeler önüne sürüklenen ailesidir. Onun arkadaşları. Onunla dayanışma gösteren halktır. Eziyet insanlık suçudur. Onur Yaser Can’ın davası da bir eziyet davası olmalıdır.”
“MAHKEME BU OLMAZ”
Boğaziçi öğrencilerinin yargılandığı dava hakkında konuşan Gökçen, şunları söyledi:
“Bugün burada olmamızın ikinci sebebi ise Boğaziçili öğrenci arkadaşlarımızın davası. Bugün karar duruşması olmamalıydı. Neden? Çünkü bugün savunma hakkına dahi saygı gösterilmedi. Avukatlar dışarı atılmaya çalışıldı. bugün sanıklar dinlenmeden bu cezalar açıklandı bugün 6 ay cezalar açıklandı yürümek yerine 6 yıl diyen hakimi salondan çıkarken aceleyle okuyan gördük bugün gördük mahkeme salonunu boşaltmak için yasa dışı kararlar imzalayan bir yargıç.
Bütün bu hukuksuz kararlara imza atanları hem Ankara’daki sarayda hem de buradaki sarayda görüyoruz. Çok az kaldı. Unutma ve burada uyarıyoruz. Bu haksızlıklar devam etmesin. Hukuksuzlukları varsa, bu adaletsizlikleri varsa, bu vicdansızlıkları varsa biz çok iyi görüyoruz ve bizim de burada olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Ne Boğaziçi öğrencileri, ne Cumartesi Anneleri, ne Onur Yaser, arkadaşları, akrabaları, aile bireyleri bu adaletsizliklere karşı çıkmadı. Onlar için çabalayanlar. Biz yalnız değiliz. Biz çok kalabalığız. Bir adama karşı, mahkemelerine karşı, onun kanunsuzluğuna karşı hep ortadayız ve geriye çok az şey kalıyor.”